top of page

Belki her şey o kadar da zor değil

  • Yazarın fotoğrafı: Serdar Anıl
    Serdar Anıl
  • 2 Haz
  • 2 dakikada okunur
ree

Dünya dışında yani uzayda yol aldığımız zaman mesafe ölçü birimi ışığın bir yılda aldığı yoldur ve bu da yaklaşık dokuz buçuk trilyon kilometre. Fikrimiz olsun diye hatırlatıyorum ki; İstanbul ile Ankara arası dört yüz elli kilometre, Samanyolu galaksisi bir uçtan diğerine yüz bin ışık yılı ve gözlemlediğimizi düşündüğümüz Evren ise, ki sürekli genişliyor ve tahminlerin ötesinde daha da büyük olduğu düşünülüyor, tahminen doksan üç milyar ışık yılı boyundadır.


Akılları zorlayan böylesine büyük bir hacim içerisinde milyarlarca galaksi, onların bünyesinde milyarlarca yaşam barındırabilecek gezegen varken, gezegenimiz dışına ait bir zeki yaşamın izine dair neden bir işaret veya gerçekleşmiş bir temas yok henüz.


Bilim dünyasının hâkim teorisi, evrimsel süreçte insan benzeri zekanın ortaya çıkmasının bir dizi son derece düşük olasılıklı olayın sonucu olduğunu öne sürüyor. Yine aynı teoriye göre; evrimsel süreçte zeki yaşamın ortaya çıkmasını engelleyen kritik bir aşama olabilir. Bunun yanı sıra Dünya dışı uygarlıklar var belki, ancak bilinçli olarak bizimle iletişim kurmuyor olabilirler veya uzun uzay yolculuğu ve iletişim sanılandan çok daha zordur deniliyor. Son olarak ise Evren'de zeki yaşamın oluşması düşündüğümüzden çok daha nadir olabilir.


Düşünsenize, insanlığın ortaya çıkması için pek çok farklı aşamanın oluşması ve çok fazla zaman gerekmektedir. Öncelikle canlılık ortaya çıkmalı gezegende ve ardından oksijen üretimi başlamalıdır. Bu bizi önce hücresel ve ardından ise karmaşık hücresel yapıya götürmelidir. Sonrasında hücresel yapı organizmaları ortaya çıkaracak ve nihayet Homo sapiens gelişecek ve iletişim olanağı dil oluşacaktır. Milyonlarca yıl ve bir o kadar da olumlu veya olumsuz kritik olasılık tüm bu sürece eşlik edecektir.


Bu büyük ödüllü soru içerisinde çelişkiler, anlamsızlıklar, karşıt fikirler, aykırı veya mantıksız noktalar barındırıyor. Bu bir yandan kafa karıştırıcı mantıksal bir çelişki olurken, bir diğer taraftan ise teoloji, felsefe, fen ve astrofizik disiplinleri yeni fikirler de doğuruyorlar.


Peki gerçek tahmin ettiğimizden farklı olabilir mi?


Bazıları olağan varsayımları sorgulamışlar ve akıllı insan evrimini bunca olasılığa bağlamak yerine, gezegenin çevresel koşullarının zaman içinde uygun hale gelmesiyle açıklamışlar. Sonuç olarak insan doğru zamanda sahneye çıkmış olabilir ve uzaydaki zeki yaşam belki de o kadar da nadir değildir demişler. Konuyu parçalara bölerek açalım.


Evrim süreklidir ve aşamalara bağlı değildir. Çevresel faktörler ve ekolojik etkileşimler, tüm olası değişiklikleri yönlendirir. Bu ilkeler, kesintisiz bir süreç boyunca oluşan bir hücreyi karmaşık mucize bir organizmaya taşıyacaktır. Ancak bir mekana ve bir ekosisteme ihtiyaç bulunmaktadır. Öyle ki, kendi kendini düzenleyen ve gezegen boyutunda bir ekolojik denge gereklidir. Böyle yerküremiz benzeri ve üzerinde yaşamın ihtiyaç duyduğu şartları sağlayan gezegenleri arıyor ve buluyoruz da bir diğer taraftan. Bu konuda Dünya'nın tek olmadığını keşfediyoruz.


Farkındaysanız, biraz düşününce ve parçaları birleştirince aradığımız cevap kendiliğinden ortaya çıkıyor. Evrim sürekliyse, yaşanabilir bir gezegene ihtiyaç duyuyorsa ve yerküremiz haricinde yaşanabilir gezegenler de varsa; zeki yaşam evrimi teorisini evrensel boyuta rahatlıkla taşıyabiliriz.


Kıssadan hisse; zeki yaşamın ortaya çıkışı evrensel bir eğilim olabilir.


Yorumlar


Bana Bir Mesaj Gönder, Düşüncelerini Bana Bildir

© 2025 Mühendisin Not Defteri. Wix tarafından güçlendirildi ve güvenli hale getirildi.

bottom of page