top of page

Bu Takvim Bir Başka

  • Yazarın fotoğrafı: Serdar Anıl
    Serdar Anıl
  • 13 May
  • 2 dakikada okunur
ree

Gezegenimizin yıldızı etrafındaki dokuz yüz otuz dokuz milyon kilometrelik yörüngesini üç yüz altmış beş günde tamamlıyor ve biz de buna bir yıl diyoruz. Yaşamlarımızı düzenleyen bir takvim bile hazırlamışız ve örneğin ben bu takvimin bir yılından elli sekiz tane yaşamışım.


Bir farkındalık için, bir farklılık öneriyorum...


Diyelim ki bir ocak gününün başlangıcı, ki yılbaşı gecesi, tam gece yarısı olsun. Bugün bu yazıyı okurken ise otuz bir aralık gece yarısı olsun. Yani zamanın başlangıcı büyük patlamadan bu yana, kısaca yaklaşık on dört milyar yıl boyunca olan her şeyi gelin bir takvim yılının içine sığdıralım.


Bu yeni takvim ölçeğine göre yaklaşık bir hesaplamayla; bir gün otuz sekiz milyon yıla, bir saat bir buçuk milyon yıla, bir dakika yirmi beş bin yıla ve her bir saniye ise dört yüz on yedi gerçek yıla denk gelmektedir.


Şimdi ayaklarınızı yere sağlam basalım; yeni takvime göre yirmi dokuz Aralık'ta ilk dinozorlar evrimleşmiş ve otuz Aralık'ta ise yok olmuşlardır. Yılın son günü olan otuz bir Aralık'ta ise “Memeliler” ve dolayısıyla ön atalarımız “Primatlar” sahne almıştır.


Tarih yazının kullanılmasıyla başladı, yani altı bin yıl önce Mezopotamya'da. Yeni takvime göre insanlığın yazılı tüm tarihi, yılın son gününün son dakikasının son saliselerinde yaşanmış.


Büyük patlama senenin birinci günü oldu ve ortaya devasa bir kozmik çorba çıktı. Bir büyük tencere kozmik çorbanın durulması, yani atom ve diğer tüm parçacık çarpışma, birleşme ve dönüşümleri sonrasında, gök cisimleri oluşmaya ve bir düzene girmeye başladılar.


Mayıs ayının ilk on günü dolduğunda, gökadamız Samanyolu oluşmaya başladı. Artık mahallemiz yani “Güneş Sistemi” yavaş yavaş doğmaktadır. Bu işler olup biterken beş ay daha geçmiş ve Eylül’ün ilk günü gelip çatmıştır.


Sıra yuvamıza geldi. Artık yer küre soğuyor, Eylül ayının son on gününe doğru kor halindeki dünyamız artık şekillenmeye başladı ve yaşam ve evrim kendi ritmiyle yavaş yavaş ve sabırla ilerliyor. Eylül sonu Ekim başı gibi yaşamın öncü tohumları yerlerini aldılar ve artık yaşam başlıyor. Bakteriler dokuz Ekim’de, Çok hücreli yaşam sekiz Kasım’da başlıyor.


Böceklerin ataları senenin Aralık ayı ortası gibi evrimleşiyor, kara bitkileri böcekler ve tohumlar senenin bitimine on gün kala yeryüzünde yerlerini alıyorlar.


Artık yaşam karaya çıkıyor, önce amfibiler sonra sürüngenler ilk adımlarını yeryüzünde atmaya başlıyorlar. Artık yirmi altı aralık itibarıyla memeliler sahne alıyor ve çiçeklerin ortaya çıkışı yirmi sekiz Aralık’ta oluyor.


Veeeee… Patron geliyor…


Ön atalarımız primatların ortaya çıkışı yıl sonundan bir gün önce, ilk insanımsılar yılın son günü öğle sonrasının başında ve akşam saatlerinde ise insanlara gidecek soy hattı, şempanzelere giden soy hattından ayrılmaya başlar. Yani gerçek zaman diliminde altı milyon yıl kadar öncesindeyiz.


Ön atalarımız taştan araç gereçleri yılın son gününün son saatine doğru yapıyor ve ateşi etkin olarak kullanmaya yılın son gününün son çeyrek saatinde başlıyorlar.


Senenin son altı dakikasında bizler, yani "Homo sapiens" evrimleşmeye başlıyor. Gece yarısına yirmi dört saniye kala ilk tarım yapılmaya başlanır. Altı saniye kadar kaldığında eski Ahit yazılır ve dört saniye civarı kaldığında Hazreti İsa doğar. Bir saniye sonra yani yıl sonuna üç saniye kala ise Hazreti Muhammed İslam dininin elçisi olur. Yılın son on üç mili saniyesinde ise uzay yolculukları yapmaya başladık.


Tüm bunlar bir yana; yılın son on beş milisaniyesinde, insanoğlu kendisine bahşedilen zekayı kullanarak yer küremizi yaşanmaz bir yer haline getirmek için canla başla uğraşıyor.


Zeki bir ırk olduğumuz muhakkak ama acaba yeterince akıllı mıyız?



Yorumlar


Bana Bir Mesaj Gönder, Düşüncelerini Bana Bildir

© 2025 Mühendisin Not Defteri. Wix tarafından güçlendirildi ve güvenli hale getirildi.

bottom of page